Nemexia Türkiye Destek Platformu l Evren 1-2
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Nemexia Türkiye Destek Platformu
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlKayıt OlGiriş yap

 

  Türkçe'nin Tarihçesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
qardiyaN
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
qardiyaN


Mesaj Sayısı : 157
Kayıt tarihi : 24/09/10
Yaş : 30
Nerden : Nemexia

 Türkçe'nin Tarihçesi Empty
MesajKonu: Türkçe'nin Tarihçesi    Türkçe'nin Tarihçesi EmptyÇarş. Ekim 06, 2010 12:18 am

Türkçe veya dar kullanımla Türkiye Türkçesi, Ural-Altay dil ailesinebağlı Türk dillerinden ve Oğuz grubuna bağlı bir dildir. Türkiye,Kıbrıs, Irak, Balkanlar, Orta Asya ve Orta Avrupa ülkeleri başta olmaküzere geniş bir coğrafyada konuşulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, BosnaHersek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti[1] ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ninkurumsal; Romanya, Makedonya, Kosova ve Irak'ın ise tanınmış bölgeseldilidir. Bulgaristan'da ise bazı bölgelerde konuşulmaktadır. Türkçe,farklı lehçelere ayrılmış bir dildir. Bu dilbilimcilerin lehçelerolarak kabul ettiği bu farklılıklar, TDK'ce ağız ve şive olaraknitelendirilmektedir. Bu lehçelerden İstanbul ağzı-lehçesi,sivrileşerek yazı dili durumuna gelmiştir.[5] Türkçe, 8 ünlü harfsayısıyla birlikte zengin bir dil olmasının yanı sıra,özne-nesne-yüklem şeklindeki tümce kuruluşlarıyla bilinmektedir. AyrıcaTürkçe sondan eklenmeli bir dildir.[6]

Sınıflandırılması

Ana madde: Türk dilleri ve Altay dilleri

TürkiyeTürkçesi; Gagavuzca, Horasan Türkçesi ve Osmanlıca ve birkaç lehçe ilebirlikte Altay dil ailesi'ne bağlı Türk dilleri ailesi'nin Oğuzgrubunda yer almaktadır.

Kurumsal durumu
Türkçe (TürkiyeTürkçesi), Türkiye'nin ve Türkiye Türkleri'nin kurumsal dilidir.Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Mustafa Kemal ****** tarafından 1932yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti olarak bağımsız bir organ olarakkurulmuştur. Türk Dil Kurumu dilin yalınlaşması, Türkçe ile ilgilibilimsel araştırmaların yapılması, yabancı kökenli sözcüklerindeğiştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapmaktadır.

TürkiyeTürkçesi bugün (Mart 2009) Kosova’da, Prizren, Priştine, Mitroviça,Vuçıtırın, Gilan belediyelerinde kurumsal statüye sahiptir. Diğerbölgelerdeki kurumsallığı ortadan kaldırılmıştır. Makedonya'da da bazıbelediyeler düzeyinde kurumsaldır.[7] (Gostivar'da Makedon ve Arnavutdilleriyle birlikte.)

Bulgaristan'ın %10 kadarının anadilidir.Bulgar Devlet televizyonunun Türkçe programları vardır. Kırcaalibelediyesi ise iki dilde hizmet verir.[8] Deliorman ve Doğu Rumeli'deise okullarda seçmeli anadil dersidir. Yunanistan'da ise İskeçe veGümülcine'de seçmeli anadil dersidir. Dinî işlerde de kullanılmaktadır.Rodos'taki 2,500 kişilik Türk azınlığı ise bu haklardan yoksundur.Bununla birlikte Romanya'da yaşayan 35,000 Türk devletçe kurumsalolarak tanınmıştır ve parlamentoda 1 milletvekilliği ile temsiledilirler.[9]

Irak'ta ise Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıklarıyerlerde Türkçe kurumsal dildir. Irak Türkmenleri günlük hayatlarındaGüney Azerice'yi ve Urfa lehçesini kullanırken[10] konuşurken, kurumsalyazı ve eğitim dili olarak Türkiye Türkçesini kullanmaktadırlar.Dolayısıyla Türkçe, Kerkük, Telafer gibi kentlerde kurumsal dildir.[11]

1960'lardaiş gücüne gereksinim duyan Avrupa kapılarını büyük ölçüde Türklereaçmış ve Türkiye'den Avrupa'ya yoğun bir göç yaşanmıştır. I. DünyaSavaşı sonrasında Balkanlar'da yaşamaya devam eden Türkler ile birliktebu insanların sayısı günümüzde neredeyse 6 milyona ulaşmıştır ve büyükbir çoğunluğunun ana dili Türkiye Türkçesidir. Amerika ve Avustralya'daise yaklaşık 200 bin kişi Türkçe konuşmaktadır.

Kosova,Bosna-Hersek, Yunanistan, Gürcistan gibi ülkelerde ana dili Türkçeolmadığı hâlde Türkçeyi bilen insanlar da eklendiğinde Türkçeyikonuşabilen insan sayısı 83 milyonu geçmektedir.

Tarihsel gelişimi
Orta Asya'dan Anadolu
ürkiyeTürkçesi, onu kullanan göçer evli ve yerleşik kavimlerin doğudaJaponya'ya, batıda ise Avrupa'ya doğru hareketiyle yayılmıştır.Afganistan ve Batı Çin civarında Moğolca; Rusya, Güney ve Güneydoğu Çinbölgesinde Tunguz; eski Sovyetler Birliğinin batısında Türkiye'ye,güneyde ise İran'a yayılan bir alanda ise Türk dilleri olarakdeğişmiştir. Güneyde bulunan başlıca Türk dilleri Türkçe, AzeriTürkçesi ve Türkmen Türkçesidir. Oğuz boylarının kullandığı Gagavuzlehçeleri ve İran kaynaklı Horasan lehçesi, Türkiye lehçesi ilebirlikte bugünkü Türkçenin bölümlerini oluşturmaktadır.
Türk diliYenisey yazıtları gibi tabletlerden yola çıkılarak 1300 yıl önceyekadar kaynaklanabildiği gibi yazıtlarda kullanılan alfabeningelişmişliği bu dilin daha eski tarihlere dayandığının en somutdelilidir.[14] Bugünkü Moğolistan'da Orhun (veya Orhon) ırmağıyakınlarında bulunan Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından başka,dönemin tanınmış veziri Tonyukuk'un da kendisi için diktirdiği UlanBator kenti yakınlarındaki iki taş, Orhun Yazıtları'nın başlıcaörnekleridir.[15]

Divanü Lügati't-Türk, Türk dilini anlatan vebu dilin yetisini göstermek için yazılan ilk sözlük eseridir veKaşgarlı Mahmud tarafından 25 Ocak 1072'de yazılmaya başlanmış ve 10Şubat 1074'te bitirilmiştir. Bu kitap içinde şu tümce bulunuyor: "Türkdilini öğrenmek çok gerekli bir iş olur". Eser, Türkçenin varsıldilbilgisi özelliklerini en çarpıcı biçimde yansıtan bir özelliktedir.

Türkçeninkullanım alanını genişleten bir başka kişi, Karahanlı Devleti'ninüyesi, ikinci bir Türk ve Türkçe kültür abidesi olan Yusuf HasHacib'dir. Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı eseri ile Türk dilbirliğinin diğer önemli yazılı temelini attı. 1069-1070 yıllarında buTürkçe eseri tamamladı.

Ahmed Yesevi 12 yüzyılda Türk dilindeyazdığı "hikmet" adlı şiirleri bir araya getiren Türk tasavvufedebiyatının bilinen en eski örneklerini içeren kitap ile Türkçeninkullanımını etkiledi.

13/14.yy. yaşamını süren Yunus EmreTürkçenin, özellikle "Türkçe şiir dilinin" temel ustası ve abidesiolmuştur. Yunus Emre'nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı daAnadolu'da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarınıyalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. Şiirlerininölçüsü, Türkçenin ses yapısına uygun aruz olmakla birlikte söyleyişiakıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Tasavvufun en güç anlaşılırkavramlarını, Türkçenin ses yapısına uygun biçimde dile getirir,şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür.

HacıBayram Veli 14/15. yüzyılda Anadolu'da yaşamını süren Türk mutasavvıfve şair olarak, eserlerini Türkçe olarak yazdı ve Türkçenin kullanımınıAnadolu’da önemli şekilde etkiledi. Hacı Bayram Veli, Anadolu'da dil vekültür birliğinin sağlanması için Türkçe eserler yazılmasında Leme’atve Gülşen-i Raz gibi eserlerin Türkçeleştirilmesinde etkili olmuş,kendisi de halkın anlayacağı dilden, Ahmed Yesevi geleneğine uygunolarak şiirler yazmıştır. Devrinde Arapça ve Farsça eser vermek revaçtaiken, Hacı Bayram Veli’nin halk ile ilişki kurabileceği Türkçeyi tercihetmesi belli bir iradeye idrak eder. Bu irade Anadolu’da dil birliğininsağlanması ve Türk kültürünün hâkim olmasıdır. Türkçecilik akımımüritlerini de etkilemiş, bu sufiler özellikle Türkçe eserlervermişlerdir.

Yazıcıoğlu Muhammed, Eşrefoğlu Rumi gibiöğrencilerinin Envaru’l-Aşıkin, Muhammediye, Müzekkinü’n-Nüfus gibieserleri Anadolu'da yıllarca kolaylıkla okunmuş, halkın elindendüşmemiştir. Ayrıca Akşemsettin, (1389/1390 - 1460), 15. yüzyılın enbüyük sufilerinden biridir ve Türkçe ile, (örnek olarak Hayatın Maddesive Tıp adında) çeşitli eserler ortaya koymuştur.


* Altay dil ailesi
o Türk dilleri
+ Güney dilleri
# Gagavuz Türkçesi
# Horasan Türkçesi (İran)
# Türkiye Türkçesi
# Azerbaycan Türkçesi
# Kazak Türkçesi
# Türkmen Türkçesi
# Kırgız Türkçesi
# Özbek Türkçesi
# Tatar Türkçesi
# Uygur Türkçesi

Türkçeait olduğu Altay dil ailesinin en çok kişi tarafından kullanılandilidir. 5500-8500 yıllık bir geçmişi olduğu sanılmaktadır. GenelTürkçenin Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Tataristan, Özbekistan,Başkurdistan, Nogay, Kırgızistan, Kazakistan, Yakutistan, Çuvaşistan,Güney Sibirya gibi bölgeleri vardır.

Yazılı Türkçe üzerinekaynaklarda (M.Ö. 1766 yılık Çin kroniğinde) ilk kez tutanaklardatanrı, ordu, kılıç ve kut (mutluluk) sözcükleri bulunmaktadır.

Moğolca,Mançu-Tunguz, Korece ve Japonca ile yakın ilişkisi vardır. Bazı bilimadamları, ilişkinin ödünç alınmış sözcüklerden kaynaklandığını vetemelli olmadığını iddia etmiştir. Son zamanlarda yapılankarşılaştırmalı çalışmalar, bu tezin hatalı olduğunu, Türkçe veJaponcanın temel ilişkilerinin bulunduğunu kanıtlamıştır.

Dil Devrimi
TürkiyeCumhuriyeti'nin uluslaşma sürecini tamamlayan Türk Devrimi'nin ya da****** devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki Cumhuriyet'inkuruluşundan 4 yıl sonra yapılan harf devrimi, ikincisi deCumhuriyet'in kuruluşundan 9 yıl sonra yapılan Dil Devrimi'dir.

DilDevrimi kısaca, Türkçe ile düşünmeyi, Türkçenin bütün, bilim, sanat veteknik kavramları karşılayacak yolda gelişmesini sağlayan eylemdir.

Dil bilimci Kâmile İmer "Dil Devrimi nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor:

Dili daha çok yerli öğelerin egemen olduğu bir kültür dili durumunagetirmek amacıyla yapılan ve devletin desteğini kazanmış olan ulusçapındaki dili geliştirme eylemine 'dil devrimi' adı verilmektedir.[18]

Herinsan düşüncesini sözcükler arasında bağ kurarak oluşturduğu tümcelerleaktarır, bu açıdan bakınca Dil Devrimi aynı zamanda düşünceninyenileşmesidir. "Dil Devrimi'nin gerçekleşmesini sağlayan etkenler,aynı zamanda onun amaçlarını ortaya koymaktadır. Uluslaşma etkeni diliyabancı öğelerden temizleme amacını, öteki de kültür dili durumunagetirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçların olumlu sonuçlar vermesi, ortayaçıkan ürünlerin toplumun malı olmasına bağlıdır. Devletin desteğiolmaksızın dilde yapılan devrim, bireysel bir eylem olarak kalır,topluma mal olmaz. Dil Devrimi'nin hazırlık evresindeki çabalar, bununen güzel örnekleridir. Türk Dil Devrimi'nin hazırlık evresi olaraknitelendirebileceğimiz ve Tanzimat Fermanı ile başlayan dönemdeki dilitemizleme isteği toplumu kapsayamamıştır. Ancak Cumhuriyet'ten sonra,1932 yılında devletin öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ninkuruluşuyla dilde yapılan yenilikler, ulus çapında bir eylem olaraktopluma mal olmaya başlamıştır."[19]

Türkçe yapı bakımından çokvarsıl bir dil olmakla birlikte, dünya üzerinde de hâlâ çok konuşulanbir dildir. Bu varsıllık her ne kadar içinde yabancı sözcüklerbulundursa da, bu durum dilde hiçbir bozukluğa yol açmamıştır. Bununnedeni de, Osmanlı'nın, zamanında barındırdığı azınlıkların olmasıdır.Çünkü bu nedenle dilde çok fazla yabancı "sözcük alış-verişleri"olmuştur.

Türkçenin alfabeleri
Türkler dünyada en çok alfabedeğiştiren kavimlerdendir. Bunun nedenlerinin başında, TürklerinMiladın çok öncesinden beri, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşamalarıve çeşitli kültür muhitleri oluşturmalarıdır. Türkiye Türkçesi için 1Kasım 1928 tarihinde kabul edilen Latin esaslı yeni Türk alfabesinegelinceye dek, Türkçe çeşitli alfabelerle yazıya geçirilmiştir. Enyaygın kullanıma sahip Türk alfabeleri şunlardır:

Göktürk alfabesi
Türkçeninbilinen ilk alfabesi Orhun yazıtlarında de kullanılan ve yaygın adıylaOrhun Alfabesi olarak bilinen alfabedir (Köktürk işaretleri, Runikalfabe vb.). Bu alfabe doğu ve batıdaki Hun Kağanlığı’nın devrinden, 1.yüzyıldan beri Göktürkler devrine ve kullanım sıklığı düşse de, Uygurdevleti devrine dek (MS. 10. yüzyıl) kullanılmıştır.

Uygur alfabesi
Türkçeninbütün yazı çeşitleri içinde en çok kullanılmış olanıdır. Soğutyazısının yakın akrabası olan ve Uygur Türkleri tarafından Türkçeyeuyarlanıp yüzyıllarca kullanılan bir alfabedir. Divanü Lügati’t-Türk’teKaşgarlı Mahmud, Uygur alfabesini, “Türk alfabesi” adıyla anmaktadır.

Arap asıllı Türk alfabesi
9.yüzyıl civarlarından günümüze dek (Uygur Türkleri hâlen bu alfabedenkaynaklanan bir alfabe kullanmaktadırlar) bu alfabe kullanılmıştır.Müslümanlığı kabul etmeyen başlayan Türk boyları, bu yüzyıllar içinde,ardı sıra bu alfabeyi kullanmaya başlamış ve 13. yüzyıl dolaylarındaartık bu alfabe, Türk boyları arasında ortak bir alfabe özelliğikazanmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu, bu alfabeyi en yaygınlıklakullanan Türk devletidir. Üzerinde bir takım düzenlemeler ve eklemeleryapılarak Osmanlı alfabesi de denilen alfabe kullanıldı.

Türkçe için kullanılan bu alfabeye Arap alfabesi denmemesinin sebebi, Arapçada bulunmayan “j, ç, ŋ, p” gibi sesleri içermesidir.

Latin asıllı Türk alfabesi
1Kasım 1928 tarihinde, eski Arap asıllı Türk alfabesinin yerine, Latinyazısından Türkçe için uyarlanan bu 29 harfli alfabe kabul edilmiştir.

Alfabede29 harf bulunur. Ancak 1990'lı yıllarda toplanan bir uluslararasıTürkçe kurultayında Türkiye alfabesine ŋ (gırtlak n'si), é (dar e), q,w, x gibi harflerin de katılması ile oluşacak Ortak Türk Alfabesindendiğer Türk devletlerinin kendi alfabelerini seçmesi kararabağlanmıştır. Şu an, Türk Dünyası içinde, Türkiye, Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kosova, Makedonya vegenel Balkanlar’daki Türkçe kullanımları, Latin esaslı alfabelerleyapılmaktadır. Bunlar içinde Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti veBalkanlar’da aynı alfabe kullanılır. Azerbaycan Türk alfabesinde 29harfin yanında ayrıca x, q, ə harfleri bulunur. Türkmenistan,Özbekistan alfabelerinde de kendi içlerinde bazı eklemeler ve farklıtercihler bulunmaktadır. Temel olarak bu Türk devletlerinin hepsi Latinasıllı alfabeye geçmişlerdir.

Bağımsız Kazakistan ve Kırgızistan ile Rusya Federasyonu'ndaki Türk boyları, Kiril asıllı alfabeler kullanmaktadırlar.

Türk alfabesi:

a - A b - B c - C ç - Ç d - D e - E f - F g - G ğ - Ğ h - H ı - I

i - İ j - J k - K l - L m - M n - N o - O ö - Ö p - P r - R s - S


ş - Ş t - T u - U ü - Ü v - V y - Y z - Z

Türkiye Türkçesinin ağızları
TürkiyeTürkçesinin genel kabul görülmüş ve yazı diline aktarılmış şekli,İstanbul ağzından gelişmiştir. Anadolu'da özellikle Karadeniz Bölgesi,Güneydoğu Bölgesi ve de Ege Bölgesi'nde ağız farklılıkları apaçıkgözlenmektedir. Ancak yerel ağızlar, genellikle insanların belli bireğitim ve kültür seviyesine ulaşması ile yavaş yavaş terk edilmekte vetoplumda çoğunluğun konuştuğu ağız (yazı dili, kurumsal dil) kabulgörmektedir.

Dil bilgisi
Genel Türkçeyi (ayrıca Türkiye Türkçesini de) diğer dillerden ayıran dört özellik şunlardır:

1. Türkçe sondan eklemeli bir dildir.
2. Türkçede ses uyumu vardır.
3. Türkçede sözlerin cinsiyeti yoktur.
4. Türkçede, ince ünlü olan ö, ü yoğun kullanılır.

Türkçenin özellikleri
* Türkçe söz varlığının bir bölümü; öz Türkçe sözcükler, Arapça veFarsçadan geçmiş ve Türkçeleşmiş sözcüklerden oluşmaktadır. Arapça veFarsçadan gelmiş sözcükler o kadar Türkçeleşmiştir ki Arap veya Farsdilindeki hâlinden oldukça farklıdır ve kimi sözcüklerin anlamıfarklılaşmıştır.
* Türkçede tümce yapısı: Özne, Tümleç, Yüklem şeklindedir.
* Türkçede kısa yoldan anlatım ön plandadır. Örneğin, "sobayı yak"derken "sobanın içindeki odun ve kömürleri yak" anlamındadır.
* Türkçede adıllar: ben, sen, o, biz, siz, onlar şeklindedir.
* Türk dilinde çok görülen ve Türkçe kuralları içinde bulunan bir sesolayı olan (k > h) değişimi bulunmaktadır. (Âhi sözü DîvânuLugâti’t-Türk ve Atabetü’l-Hakâyık gibi kaynaklarda “eli açık, cömert”olarak açıklanıyor. Türkçe “akı” sözcüğünden geldiği görüşüsavunuluyor. “Akı” sözcüğü Türk dilinde çok görülen ve Türkçe kurallarıiçinde bulunan bir ses olayı olan (k > h) değişimiyle “ahı” şeklinedönüşmesi ve dolaylı “ahi” oluşumu savunuluyor. Bu ses olayların Türkdilinde birçok örnekler bulunur).

Dilbilgisi
Bir dili doğuş,gelişme, yapılış özellikleri vb. gibi tüm yönleriyle inceleyen ve bağlıolduğu kuralları ortaya koyan bilim. Dilbilgisi, sesten cümleye kadartüm dilbirliklerini yapı, anlam ve görev bakımından inceler.

Dilbilgisi,çeşitlerine göre bazı gruplara ayrılır: Bütün dillerdeki ortak ilkeleriortaya koyan kısmına “genel dilbilgisi”, dil olaylarının aslını vedilin tarihî durumunu araştıranına “tarihî dilbilgisi”, diller velehçeler arasındaki benzerlikleri inceleyerek bu diller ve lehçelerarasında ilgi kuranına “karşılaştırmalı dilbilgisi” denir.

Dilbilgisi,en eski bilimlerdendir. Grekçeden Lâtinceye ve oradan da diğer dillereyayılmıştır. En eski dilbilgisi bilginlerinin İ.Ö. 4. yüzyıldaHintliler olduğu bilinir. Ancak Batı'da dilbilgisinin kurucusu olarakAristoteles kabul edilir. İlk dilbilgisi kitabını yazan ise İ.Ö. 1.yüzyılda “Dilbilgisi Sanatı” adlı yapıtıyla filolog Dionisos'tur.

Dahasonra Romalı Donatus'un (İ.S. 4. yüzyıl) yazdığı dilbilgisi kitabıyıllarca Batı’da kaynak kitap olmuştur. Türkçenin ilk dilbilgisi kitabıolarak Kaşgarlı Mahmut'un (11. yüzyıl), bugün elimizde bulunmayan“Kitâbu Cevâhirü’n-nahv” adlı yapıtı gösterilmektedir.

Türkçeyazılmış ilk dilbilgisi kitabı Bergamalı Kadri'nin “Müyessiretü’l-Ulûm”(1559) adlı yapıtıdır. Yapıtta örnekler Türkçedir, fakat dil kurallarıArapçanın kurallarına uydurulmuştur. Tanzimat döneminde başta AhmetCevdet (1851) ve Fuat paşaların (1865) kitaplarında Osmanlıcanın yapısıgözönünde tutulmuştur. Meşrutiyet'ten (1908) sonra, Hüseyin Cahit’in“Sarf ve Nahiv” adlı eserinin dilbilgisi konusunda önemli bir yerivardır. Bu kitapta Fransızca dilbilgisinin etkisi görülür. Cumhuriyetdöneminin ilk esaslı dilbilgisi kitabı, İbrahim Necmi Dilmen’in “TürkçeGramer” (1939) adlı yapıtıdır. 1940′tan sonra pek çok Türkçe dilbilgisikitapları yazılmıştır. Bunlardan önemli olanları: Tahsin Banguoğlu’nun“Ana Hatlarıyla Türk Grameri” (1940), Tahir Nejat Gencan’ın“Dilbilgisi” (1950-1954) ve Muharrem Ergin’in “Türkçe Dil Bilgisi”dir(1958).

Büyük ve Küçük Ünlü Uyumu
Türkiye Türkçesinde BüyükÜnlü Uyumu ve Küçük Ünlü Uyumu olarak bilinen iki ünlü uyumu vardır. Enyaygın ve kapsamlı olan, Büyük Ünlü Uyumudur. Küçük Ünlü Uyumu, TürkiyeTürkçesinde genelde geçerli iken, diğer Türk şive ve lehçelerinde buuyum pek aranmaz zira Küçük Ünlü Uyumu, ileri ve keyfî bir uyumdüzeyidir.

Büyük Ünlü Uyumu konusunda kural dışı kalan çok azsöz mevcuttur ki bunların büyük bir kısmını yabancı kökenli sözlerdir.İstisna oluşturan birkaç söz de, köken bakımıyla Türkçe olup uyumdışına çıkan sözlerdir: elma (<< alma); ücra (<< uçra)gibi. Bu kurala göre Türkçede bir sözcüğün ilk hecesinde kalın bir ünlü(a, ı, o, u) varsa, izleyen hecelerde de kalın heceler; ince bir ünlü(e, i, ö, ü) varsa, izleyen hecelerde de ince ünlüler yer alır. Küçükünlü uyumunda sözcüğün ilk hecesi düz ünlüyle başlamışsa (a,e,ı,i)diğer hecelerde düz ünlüyle devam eder.

Örnek:

* büyük ünlü uyumu : balta - baltalar ; arı - arılar ; top - toplar ; uçak - uçaklar
* küçük ünlü uyumu : ev - evler ; istek - istekler ; örtü - örtüler ; ünlü - ünlüler

Türkiye Türkçesinde en çok kullanılan deyimlerden örnekler;

* Kulak misafiri olmak.
* Yangına körükle gitmek.
* Yumurta kapıda.
* Etekleri zil çalmak.
* Yerin kulağı vardır.

Türkiye Türkçesinde en çok kullanılan atasözlerinden örnekler;

* Damlaya damlaya göl olur.
* Bugünün işini yarına bırakma.
* İşleyen demir ışıldar.
* Gün doğmadan neler doğar.
* Sakla samanı gelir zamanı.

Türkiye Türkçesinde bulunan ilginç deyim ve atasözleri;

* Fakirin parmağına bir kaşık bal bulanmış, yemeden duramamış.
* Deveye sormuşlar, senin boynun neden eğri diye. Nerem doğru ki demiş.
* Çingeneye beylik vermişler, önce babasını kesmiş.


Türkiye Türkçesinde Zamanlar
Geçmiş zaman
TürkiyeTürkçesindeki geçmiş zaman işlevi iki ayrı ek ile yapılır. Bunlardanbirisi öğrenilen geçmiş zaman olarak belirtilen yapıdır ve -mIş ekinin-mış, -miş, -muş, -müş şekilleriyle yapılır. Diğer yapı, görülen geçmişzaman olarak belirtilir ve -DI ekinin -dı, -di, -du, -dü; -tı, -ti,-tu, -tü şekilleriyle yapılır. Bu şekil çokluğunun nedeni TürkiyeTürkçesinde ileri düzeydeki ünlü ve ünsüz uyumudur. (Örneğin, gel-eylemine -di eklenip geldi oluşturulurken, aynı eylemin geliş- şekline-ti eklenip gelişti kurulur. Bu örneklerin ilkindeki “l” ünsüzü “d”yikabul ederken, “e” ünlüsü de “i”yi kabul etmiştir. İkinci örnekteki “ş”ünsüzü ise d yerine “t”yi kabul etmekte ve o şekilde eklenmektedir.)

Öğrenilengeçmiş zaman (-mış, -miş, -muş, -müş) tümceye öğrenilmişlik,duyulmuşluk anlamı katmaktadır. Görülen geçmiş zamanda (-dı, -di, -du,-dü; -tı, -ti, -tu, -tü) ise tümceye görülen bir bilgiyi vermektedir.Zaman ekinden sonra kişi eki gelir: de-di-m, yetiş-ti-k, sor-du-lar vb.

Şimdiki zaman
Türkiye Türkçesinde şimdiki zamanlı bir tümcekurabilmek için eylem kökünün sonuna “-yor” eki getirilir. Geniş Türkçecoğrafyası içinde yalnızca Türkiye Türkçesinde bulunan bu ek, tarihînedenlerden ötürü tek şekillidir (sadece -yor): geliyor, bakıyor,düşüyor, soruyor vb.

“-yor” eki, ünsüzle biten eylemlerden sonragelirken, ekle eylem arasına, kalın-ince durumuna göre bir yardımcı sesalır: gel-i-yor, dur-u-yor vb. Ünlü ile biten eylemlerde, yardımcı sesegerek kalmaz. Bu tür durumda yalnızca ek daralabilir: de-yor >di-yor, başla-yor > başlı-yor vb.

Bu şimdiki zaman eki, hemşekli hem kullanım tarzı açısından, Türkiye Türkçesinde ayrıklı birözelliğe sahiptir. Zaman ekinden sonra kişi eki gelir: seslen-i-yor-uz,dur-u-yor-um vb.[21]

-mekte -makta ekleri de cümleye şimdiki zaman anlamını kazandırır. Ders çalışmaktayım. Seni düşünmekteyim.

Gelecek zaman
-AcAk-ecek,-acak ek şekilleri ile yapılır. Ünsüzden sonra ek doğrudangelirken, ünlü ile biten eylemlere eklenmezden önce, yardımcı ünsüzgelir: ver-ecek, yürü-y-ecek, dur-acak vb. Zaman ekinden sonra kişi ekigelir: bak-acak-sın, kal-aca(ğ)-ım vb.

Geniş zaman
ürkiyeTürkçesinde geniş zaman eylem sonuna -r, -er, -ar ek şekillerinden birigetirilerek oluşturulur: başla-r, gir-er, yürü-r, de-r, kop-ar vb.Zaman ekinden sonra kişi eki gelir: bekle-r-im, duy-ar-ız vb.

Yabancı dillerle etkileşimi
Türkçe söz varlığı
2005'teyayınlanan Güncel Türkçe Sözlük 104.481 sözcük içerir. Sonraki yeniçalışmalarla 616.767 söz kapsar duruma gelen sözlükle birlikte yabancısöz oranı da değişmiştir. Bu sözcüklerin % 14'ünün yabancı kökenliolduğu TDK tarafından tespit edilmiştir.

2005'te Almanya’da yaygın olarak kullanılan Almanca "Duden Sözlüğü" 120.000 Almanca sözcük içermektedir.

Şuan için, Türkiye Türkçesinin en gelişmiş sözlüğü Büyük Türkçe Sözlük’tesöz, deyim, terim ve ad olmak üzere toplam 616.767 söz varlığıbulunmaktadır. Türkiye Türkçesinin bütün söz varlığını bir arayagetiren ve ortak bir veri tabanında kullanıma sunulan Büyük TürkçeSözlük (TDK), yazı dilinin söz varlığının yanı sıra bütün bilim, sanatve spor terimlerini, yer adlarını, kişi adlarını, Türkiye bölgeağızlarındaki ve kaynaklardaki sözcükleri, deyimleri içermektedir.

Türkiye Türkçesine geçen yabancı sözler
Herne kadar ******'ün dil devrimi ile Türkiye Türkçesi, kökeni Arapça veFarsça olup da dilde eğreti duran sözcüklerden arındırılmayaçalışıldıysa da, dil devriminin politik etkenlerle aksamasından ötürübu iki dilden sözcükler, Fransızca sözcüklerle birlikte Türkçe sözlüğünönemli bir bölümünü oluşturmayı sürdürmektedir.

Yabancı kökenli sözcüklerden bazı örnekler:

* Arapçadan: fikir, hediye, resim, insan, saat, asker, vatan, ırk, millet, memleket, devlet, halk, hain, kurban, şehit
* Farsçadan: tahta, pazar, pencere, şehir, hafta, ateş, rüzgar, ayna, can, dert, hoş, düşman, kahraman, köy
* Fransızcadan: lüküs, kuzen, pantalon, kuaför, hoperlör, kamyon,süpürüs, şans, detay, iskelet, anten, levabo, leviye, tuvalet, polis
* İtalyancadan: banyo, bavul, poletika, gala, borsa, fanila, posta, jandarma
* İngilizceden: pikap, tişört, mayın, miting, video, teyp, kod, çita, medya, sandviç
* Yunancadan: liman, ırgat, lamba, filiz, kiraz
* Almancadan: şalter, şvester, haymatlos, kuruş, beher, şinitsel, konsanant, vokal, general, otoban, panzer

Türkçeden diğer dillere geçen sözcük sayısı
* Sırpça: 8995
* Bulgarca: 3490
* Yunanca: 2984
* Farsça: 2969
* Arnavutça: 2622



* Rumence: 2780
* Rusça: 2476
* Arapça: 1990
* Macarca: 1982
* Ukraynaca: 800
* İngilizce: 470



* Çince:289
* Çekçe :248
* Urduca:227
* Almanca :166
* İtalyanca:146
* Fince:115

Türkçe kökenli ya da alıntı sözcüklerden bazı örnekler:

* bıçak: Macarca "bicska"
* cacık: Yunanca "tzatziki"
* dilmaç (çevirmen): Almanca "Dolmetscher"
* dolma: İngilizce "dolma", Yunanca "dolmadaki"
* köşk: Slavca, Almanca "Kiosk"
* ordu: Almanca, İngilizce ve Fransızca "Horde"
* yelek: İngilizce ve Fransızca "gilet", İspanyolca "gileco, jaleco, chaleco", Arapça "jalikah"
* yoğurt: İngilizce "yoghurt", Fransızca "yaourt", Almanca "Joghurt", İspanyolca "yogur"

Ayrıca,Osmanlı İmparatorluğu dönemi veya öncesinden şekillenmiş,Türkçe-Ermenice ortak sözcük dağarcığı, Türkçe-Yunanca ortak sözcükdağarcığı, Türkçe-Bulgarca ortak sözcük dağarcığı, Türkçe-Arnavutçaortak sözcük dağarcığı, Türkçe-Boşnakça ortak sözcük dağarcığı,Türkçe-Romence ortak sözcük dağarcığı mevcuttur.

Türkçe Sanılan Yabancı Kökenli Sözcükler İddiası
BazıTürkçe kökenli kabul edilen sözcüklerin, Sevan Nişanyan gibi bazıkişiler tarafından yabancı kökenli oldukları iddia ediliyor. ÖzellikleSoğdca'dan bir takım alıntı gerçekleştiği sanılıyor ya da tersineTürkçe'den Soğdca'ya. Bu durumda kimin kimden alıntı yaptıgı kesinlikkazanmamıştır, başka bir olasılık ise karşılıklı etkilenme de sözkonusu olduğudur. Bu durum, Eski Türkler ve Soğdların iç içeyaşadıklarından kaynaklanabilir. Bunun yanında Toharca, Orta Farsça veTürkçe karşılıklı etkilenme olduğu tahmin ediliyor. Çin’in UygurTürklerin yaşadığı ve özerkliğe sahip oldukları Sincan (Doğu Türkistan)bölgesinde İranî olan Partça, Orta Farsça, Soğdca ve Sakça dillerindenyazı buluntuları [23] tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra Hint-Avrupadil ailesinin içinde ayrı gruba ait olan Toharcadan da yazılarbulunmuştur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://nemexia.yetkin-forum.com
 
Türkçe'nin Tarihçesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Nemexia Türkiye Destek Platformu l Evren 1-2 :: Sizin Bölümünüz :: Ödev Bölümü-
Buraya geçin: